1 Şubat 2017 – Anayasa günlükleri: Nasıl tartışıyorduk, nasıl tartışıyoruz?

0

Çok değil, birkaç yıl öncesine kadar 1982 darbe anayasasının; Kürt sorununun çözülmesi, laikliğin tanımlanması (ilk dört madde) ve antidemokratik seçim barajının kaldırılması (siyasi partiler kanunu) meselelerini tartışmaya açmadan onu değiştirmeyi hayal dahi edemiyorduk. Çünkü bu maddeler tüm Türkiyelilere 1980 darbesinin ve onun zalim yüzü Kenan Evren’in bir armağanıydı ve memleketçe canımıza okuyordu. Kimse memnun değildi ve hâlâ da memnun değiliz. Ama bugün geldiğimiz noktada bu ucube anayasadan daha da kötüsüne, bu maddelere dokunmadığı gibi başka başka antidemokratik maddeler getiren bir anayasaya geçmeyi tartışmaya çalışıyoruz.

Televizyonlarda konuşan ve değiştirilen maddelerin neredeyse hepsini tek tek antidemokratik bulduğunu, ancak yine de evet diyeceğini söyleyen insanları dinliyoruz. O kadar ki, bazılarının evet diyeceğini söylemesine rağmen hayır oyu verebileceğini dahi seziyoruz bir noktadan sonra. OHAL koşullarında olduğumuz için net şekilde “hayır” diyecek biri de ekranlarda pek görülemiyor. Körler sağırlar birbirini ağırlar denebilecek kadar tek taraflı bir anayasa anlatısı var. Bir zamanlar konuştuğumuz hiçbir konunun esamesi okunmuyor. Türkiye’de yapılan her seçimde zaten haksız bir durum söz konusuydu o anda iktidarda olan partiden farklı bir söz söyleyecek partiler için; ancak bu defa o kadarla da sınırlı kalmıyor artık, içinde bulunduğumuz OHAL koşullarıyla imkanlar iyice kısıtlanmış durumda. Sadece konuşacak kanal bulmakta zorlanmıyor insanlar, konuşmak konusunda çekinceleri var.

Barışı az da olsa tattığımızı unutacak mıyız?

Referandumda değiştirilecek olan maddelerin ne kadar antidemokratik olduğu her yerde yazılıp çiziliyor ve gerçekten de antidemokratik bir öneri var, ama yeni anayasada neyin olmadığı hiç konuşulmuyor. Bu anayasada olmayan şeyler, Ak Parti’nin tüm Türkiyelilere en başından beri verdiği sözlerle alakalı: demokrasi ve barış.

28 Şubat sürecinin mağduru olan insanların sesi olma kaygısı güttüğünü söyleyen ve kendisi de o dönemde mazlum olmuş bir grup insanın kurduğu bir parti Ak Parti. Mazlum olmuş bir kesimden çıktığı için de mazlumların dilinden anlayacağı, seslerini duyacağı iddiasındaydı. Kürt meselesinin çözülmesinde cesaret edilmesi zor adımlar attı. Çözüm sürecinde memleketimizde esen barış havasını unutacak mıyız? Ağır aksak da olsa demokratik değişimler yaşanıyordu. 2010 referandumunda Türkiyeliler olarak yetersiz de olsa demokrasi için bir adım attığımızı unutacak mıyız?

Anayasaya hayır diyecek olanlar tabii eski hâlinden memnun oldukları için hayır demiyorlar. Bu taleplerimiz yerine getirilmediği için hayır diyoruz. Darbe anayasının darbe kelimesiyle birlikte anılmasına sebep olan maddelerin hiçbirine dokunulmadığı için hayır diyoruz. 15 Temmuz gecesinde ve sonrasında sokaklarda günlerce nöbetini tuttuğumuz demokrasi için hayır diyoruz. Eskisinin ne kadar ucube olduğunun farkındayız ama yenisinin eskisinden de beter olduğunu görüyoruz ve ikisini de istemiyoruz, çünkü daha iyisini hak ediyoruz.

Rumeysa Özüyağlı

Share.

About Author

Comments are closed.