4 Şubat 2017 – Üçüncü Oturum: “Akamete uğrayan çözüm süreci ve barış arayışları”

0

Moderatör Yıldız Önen’in konuşması:
Ocak 2015’te Küresel BAK ve Mazlumder olarak Tünel’de silahlar sussun, barış konuşsun eylemi yapmıştık, üzerinden sadece bir yıl geçti. Barış sürecinin başlamasından bu yana da çok zaman geçmedi, süreç 2013 Mart’ında başlamıştı. Dolmabahçe mutabakatı iki yıl önce yapıldı. Yani Türkiye’de Kürt sorununun barış içinde çözülebileceği bir dönemi çok yakın zamanda yaşadık. Barış sürecinde insanlar ölmüyordu. Taraflar birbirleri ile konuşabiliyordu. Şimdi bu süreç yeniden nasıl başlayabilir, bunu konuşacağız.
Ö.Faruk Gergerlioğlu’nun konuşması:
Adalet Zemini iki farklı kesimin bir arada olduğu farklı bir çalışma, herkesin katılması gerekir. Barış için konuşmaya hemen başlamazsak daha fazla insan ölür. Barışın nimetlerini insanlara anlatmamız gerekir.
Erdoğan oy kaygısı vb. nedenlerle taşın altından elini hemen çekti. İRA ile sürdürülen barış görüşmelerinde İngiltere hükümetinin temsilcisi olan J.Powel, İRA ile konuşmaya başlayınca aslında aynı dili konuşabildiklerini gördüğünü söyler. Bizde ise örneğin İzmir’de Kürtler veya Türkler meseleyi çok farklı anlatabiliyor. İki taraf birbirinin acılarını bilmiyor.
Barış gecikirse çeteleşme, kan davası vb. sorunlar artar, mesele iç savaşa bile gidebilir. Komşu ülkelerin müdahaleleri olabilir. Hakim güçlere tavizler vermek zorunda kalınabilir. Çatışma bölgelerinde siviller var. Herkes kendi çatışmasını en büyük problem olarak görür. Yöneticiler sorunu çözmek için gerekirse baldıran zehri içmekten bahsediyorlardı, ama çabuk vaz geçtiler.
Kürtlere 100 yıldır haksızlık edildi, hala bunu anlamayan insanlar var. İhsan mantığı sürüyor. Ne verirsek onunla yetinsinler deniyor. Kocaeli Barış Platformu olarak çözüm sürecinin devam etmesi için çok çalıştık. AKP örgütleri Erdoğan’a bakıp, belki vaz geçer diye çözüm süreci için bir çaba göstermedi.
Akil insanlar projesi, toplumun gazını almaya yönelikti. Kürt meselesini topluma anlatmadılar. Bizler ortak dinleme çalıştayları yapmalıyız. Farklı kesimlerden insanlar bu çalıştaylarda kendilerini özgürce ifade etmeliler.
Kürt meselesi ile ilgili son anketler çok parlak değil. Çatışmalı çözüme halkın yüzde 91’i evet diyor. HDP’lilerin tutuklanmasına halkın desteği yüzde 82. AB sürecine ilgisizlik yüzde 84, Erdoğan’a destek yüzde 74.
Çözüm süreci sırasında halkın desteği yüzde 65 idi. Bugün doğuda çözüme destek eskiden olduğu gibi yine yüzde 95, batıda ise eskiden yüzde 60 olan destek, yüzde 25’e düşmüş durumda. Bu anket sonuçları gösteriyor ki, Kürtler onca acıya rağmen büyük bir intikam, kin ve nefret duymuyorlar.
Uluslara arası literatüre göre çatışma bölgelerinde müzakere için en doğru zaman çatışmanın en yoğun olduğu zamandır. Devlet HDP’yi duman etti, sorun bitti mi, hayır. Meseleyi HDP çözemez, çünkü çatışma Türkiye devleti ile PKK arasında sürüyor. HDP en fazla kolaylaştırıcı olur.
Erdoğan değişebilir, kişi endeksli olmayalım. Barış gücü oluşturalım. Devletten sadaka ister gibi barış istemeyelim, barış beklemeyelim. Harekete geçelim, referandum sürecindeyiz, barışı unutmayalım. Bir milyon kişilik barış gücü oluşturabiliriz. Ders kitaplarındaki ötekileştirici ifadelerin kaldırılması için çalışalım. Biz 2013’teki barış sürecinde çok pasif kaldık, devleti ve PKK’yı ne yapacak diye seyrettik.
Sorunun çözümü için atılması gereken önemli bir adım PKK’nın çatışmayı durdurmasıdır. Devletin PKK’yı bölmeye çalışması işe yaramaz. Örgüt liderleri yaşlandıkça, çözüm kolaylaşır. Sürecin şeffaf olması, sürecin başarısını sağlamaz. Anlaşma yapılsa bile kalıcı çözüm için belki de 50 yıl çaba göstermek gerekir. Üçüncü ülkelerin devreye girmesi süreci hızlandırabilir. Bizler Sait Şanlı gibi barış elçileri oluşturmalıyız. Özellikle Türk tarafında asker anneleri savaşa karşı çıkmalıdır. Barış elçileri olarak topluma Kürt meselesini anlatmalıyız.
Ufuk Uras’ın konuşması:
Referandum ve barış konusu iç içe geçmiş konulardır. Erdoğan niçin başkanlık konusunda adım atıyor. Asıl sorun Kürt meselesi. HDP yüzde 10 barajını aştı, halende o seviyede. Devlet aklı bu sorunu başkanlıkla aşmaya karar verdi. Hem El Bab’daki sıkıntılar hem de Irak’taki sıkıntılar Erdoğan’ı korkutuyor. 1921 meclisinde azınlıklara yer verilmemişti.
AKP siyasette kriz var, onun için başkanlık gerekiyor, diyor, bu hatalı. Enver Talat güzellemesi yapıyorlar, onlar binlerce insanın ölümüne neden oldular. Türkiye Ortadoğu’da barış için PYD ile ilişki kurmalıdır. 2016’da dünyada politik cinayetler azaldı, Türkiye’de yükseldi.
Şimdiye kadar yapılan 18 anayasa değişikliğini destekledik, ama bu son gelen teklif gerçek bir anayasa değişikliği değil. Anayasanın ilk 4 maddesi de tartışılabilmeli. Kemalizm’e sahip çıkıp İttihatçılığı reddetmek kolay değil. Barış olursa parçalanırız argümanı yanlış. Tek adam iyidir diyenlere firavunları hatırlatmak gerekir. Demokrasi ve barış kavramları önemli.
Adalet herkese hakkını vermektir. İslamiyet bir medeniyet olarak hepimizi ilgilendirir, İslamiyet’in kavmiyet eleştirisi önemlidir. Chris Harman’ın Halkların Dünya Tarihi kitabında yazar: Köleler Roma ordusunu yendikten sonra, Roma’yı fethetmek yerine Roma’dan kaçarlar, çünkü Roma’nın yerine ne koyacakları konusunda tahayyülleri yoktur. Şimdi hızla 28 Şubat sürecine gidiyoruz. Toplumu kutuplaştıran Erdoğan nasıl tüm toplumun Cumhurbaşkanı olabilir.

Share.

About Author

Comments are closed.