Cihangir İslam
15 Haziran’da başlayan yürüyüş önceden planlanmış gibi görünmüyordu. Gelişmeler üzerine hızlıca karar verildi ve başlatıldı.
Yürüyüşün “Adalet” kavramı öncülüğünde yapılması, toplumda büyük destek sağladı.
Yürüyüş boyunca pek çok tehdit duyumu alındı, ama kitlede herhangi bir geri çekilmeye yol açmadı. Yürüyüşün başladığı Çankaya ve Yenimahalle belediyeleri CHP’li idi, sonrasında Kartal’a girinceye kadar yolda başka hiçbir CHP’li belediye yoktu, buna rağmen halktan yürüyüşe önemli bir karşı protesto yapılmadı. En kalabalık protesto gösterisinde 11 kişi vardı. Ak Partililer hiçbir yerde karşı bir protesto yapmadılar. Yürüyüş boyunca protesto edenlere karşı en ufak bir tepki gösterilmedi, aksine selamlandı, kişisel olarak biraz fazla tepki verenler hemen yürüyüş kolundan çıkarıldı. Polisin herhangi bir müdahalesinde asla karşı koymama, sadece bulunduğumuz yere oturma kararı alınmıştı.
Yürüyüş boyunca en az 2 bin kişi yürüyüş kolunda yürüdü, ama kasaba ve kentlere girişlerde bu sayı 5-10 bin kişiye çıktı. İstanbul’a girerken yürüyüş kolunda 312 bin kişi olduğu bilgisini resmi yetkililer bize söyledi.
Miting alanında yine resmi yetkililer 1,6 milyon kişinin olduğunu bildirdiler. Yürüyüş boyunca güvenlik görevlileri olağanüstü bir performans gösterdiler. Kartal’dan miting meydanına gelirken polisler ve jandarma alana girişte şekli anlamda çok özen ve ihtimam gösterdiler. Trafik polisleri çift sıra tören protokolünde araçlarını sürdüler.
Kitleler tehditlere rağmen geldiler, pek çoğu yol parasını kendi verdi. Adalet Yürüyüşü referandumda yüzde 49 olan kitleyi yüzde 100’e çıkarma girişimidir. Ak Partili yurttaşların en az yarısı bu yürüyüşe olumlu baktı, toplumda adalet talebinin önemli bir karşılığı var.
Bir ankete göre yürüyüşe genelde %60 destek, %17 fikri yok, %7 haberi yok, %16 karşı. AKP içinde %37 destek, %40 karşı, %23 kararsız. Bu çok önemli bir orandır. Cumhurbaşkanı yürüyüşün ilk günlerinde çok tehditkâr konuşuyordu, ama yürüyüşe destek giderek arttığı için sonlara doğru daha az konuştu.
Ben yürüyüşe bağımsız başladım, bağımsız bitirdim. Tüm partilerin (AKP dâhil) iyi olmasını isterim.
CHP yeniden kurucu bir parti olabilir, ama tüm toplumsal kesimleri kapsamalı. 6 ok siyaseti çok dar kalıyor. Ama adalet talebinin ucu açık, yeni bir siyaset yaratılabilir. Yürüyüş bittikten sonra en çok sorulan soru, peki şimdi ne yapacağız, oldu. Bunu sadece CHP’den beklemek hatalı olur. Adalet Yürüyüşünde CHP’yi de aşan bir birliktelik oluştu. Birlikte çözümler üretmemiz gerekir.
Siyaseten yapılması gerekenler var. Örneğin yoksullara yardım konusu. Bugün Türkiye’de insanların yüzde 10-15’i sosyal yardımlarla yaşıyor. Bu konu şimdiki gibi yöneticilerin insafına bırakılmamalı, anayasal bir hak haline getirilmeli, biz bunu savunmalıyız.
Yürüdük, tefekkür ettik, kader birliği yaşadık. Yürüyüş geçmişte peygamberlerin davranışıdır, hicrettir. Yürüyüş Türkiye’deki protesto kültürünü geliştirdi.
Gezide ilk günlerdeki gösterilere katılan insanlar çevreye, yaşam tarzına saygı istedi. 15 Temmuz gecesi ilk sokağa çıkanlar demokratik hukuk devletinin elden gitmemesini istedi. Bu iki kesim referandumda otoriter, baskıcı bir anayasa teklifine karşı “hayır’da” birleşti. Adalet Yürüyüşü bunu biraz daha ileriye götürdü. Gezide ve 15 Temmuzda demokrasi için sokağa çıkanların ruhu akrabadır.
Kimlik siyasetini terk etmeliyiz, iyi-kötü, doğru-yanlış ekseninde siyaset yapmalıyız, böyle yapabilirsek ahlaki bir siyaset yapmış oluruz. CHP yürüyüşte tabandan güvenoyu aldı, bazı dönüşümler yapacağına inanıyorum. CHP ilkelerini değiştirip dönüşürse ülkeye de hayırlı olur.