3 Temmuz 2017 – Katar Krizi’nin Anlamı

0

İslam Özkan

Gelinen noktaya bakın.. Katar gibi kendi topraklarının neredeyse yarısına yakınını Amerikan üssüne tahsis eden bir devlet bile bu güçleri memnu etmeye yetmiyor. Demek ki ABD artık yeni bir aşamaya geçmiş bulunuyor.

Katar krizinin bir çok anlamı var elbette. Çok katmanlı bir kriz bu. Bir tarafıyla bakıldığında bölgeyi tektipleştirmeye, tek bir irade altında hizaya getirmeye, merkezi otoriteler arasındaki farkları Amerikan-neocon çizgisinde hizalamaya çalışan bir vizyon, diğer taraftan ise bölgede siyasal İslam’ı tasfiye ederek dini Ilımlı islam’a indirgemeye çalışan ve kültürel bir olgudan fazlasına talip olunmasını istemeyen bir yaklaşım.

Siyasal islam, her yönüyle tasfiye edilmek isteniyor. Bu yaklaşım, iki tip İslam olgusunu ön plana çıkartacak. Birincisi ABD’nin istediği uysallığa sahip, modernlikle hesaplaşma gibi bir talebi olmayan, teslimiyetçi bir İslam algısı diğeriyse Batı uygarlığının bu tutumuna muharref bir islam anlayışı ve goşist bir tavırla meydan okuyan IŞİD’vari bir İslam.

İslam medeniyetinin kültürel ve estetik birikimine sahip çıkmakla birlikte siyasal talepleri de olan, modernlik ve laiklikle hesaplaşan, ancak oksidantalist bir yaklaşımı elinin tersiyle iterekBatı’ya ait değerlere hikmetle yaklaşan, çağdaş dünyanın elimizden kayıp gitmesine itiraz eden vasat ümmet çizgisinde bir İslami anlayış…Bütün bu özellikler Batılı aklın hoş görmediği bir şey. Zira bunların hayata geçirilmesi aynı zamanda İslam’ın rönesansı demek. Aslında Batılı zihinsel dünyada sadece İslam’a yönelik değil, bütün dinlere yönelik benzer bir tutum olduğunu söylemek lazım.

Bu yüzden düşünen, sorgulayan, hesaplaşan bir İslam yerine ya teslim bayrağını göndere çeken ya da sapkın bir şiddet anlayışıyla dünyayı boydan boya mezbaha kılmayı kendine şiar edinmiş bir dini algının hakimiyeti isteniyor. İkincisiyle mücadele küresel güçlerin bölgesel müdahalerinin önünü açacağı ve yeni fetihlere kapı aralama fırsatı vereceği için ABD için gayet kullanışlı.

Gelinen noktaya bakın..

Katar gibi kendi topraklarının neredeyse yarısına yakınını Amerikan üssüne tahsis eden bir devlet bile bu güçleri memnun etmeye yetmiyor. Demek ki ABD artık yeni bir aşamaya geçmiş bulunuyor. Bu aşamada, ABD ile iyi geçinme niyetinde olmak, ABD’nin çıkarlarının tahukkuku için kısmi tavizler vermek yeterli olmuyor. Hatta neo liberal bir ekonomiye sahip olmak, topraklarında bir ABD üs barındırmak da kafi değil. İhvan ve Hamas üzerinden Amerikan merkezli bir arabuluculuk bile tahammülfersa bir durum haline gelmiş. ABD, Arap baharı’nın dekadansa girmesiyle Siyasal İslam’ı tasfiye imkanını heder etmek, yakaladığı bu fırsatı kaçırmak istemiyor.

Aslında Katar üzerinden İslami hareketlerle küçük temasların dahi yasaklanması amaçlanıyor. Böylelikle Politik talepleri olan İslami hareketlerin tasfiyesinin hazırlık aşaması tamamlanmak ve izolasyon harekatının bütün ayakları ikmal edilmek isteniyor. İslami hareketlerin tasfiyesi demek, İsrail merkezli bir ortadoğu hayalinin gerçekleşmesi, ABD ile işbirliğinin ödüllendirildiği buna direnenlerin ağır yaptırımlara maruz kaldığı bir sürecin başlangıcı anlamına geliyor.

Kesişme noktalarına dikkat! IŞİD’in son nefesini vermesiyle, Riyad Zirvesi, Katar gerilimi, Suriye’deki iç savaşın farklı bir evreye dönüşmesi, İsrail-Körfez ilişkilerini normalleştirme çabaları, bütün bunlar, sadece üç aşağı beş yukarı aynı dönemde meydana gelen gelişmeler. Öyle görünüyor ki post-IŞİD sürecinin ilk dönemine girdiğimiz şu günlerde yeni bir planlamayla karşı karşıyayız.

Yerli aktörlerin ipleri eline almasına müsaade etmek istenmiyor. Ancak Musul’un, Deyruz Zor’un, Tellafer’in, Felluce ve el Anbar’ın özgürleştirilmesinde neredeyse esamisi okunmayan ABD’nin IŞİD sonrası sürecini kurgulamak istemesi, yeni düzende patron olmak, sınırları çizme ve iktidarları determine etme talebi, bölgesel aktörler tarafından elbette hakkaniyetli bir tutum olarak görülmeyecek. Bu nedenle yeni dönemde ABD’nin küresel gücünün yerel distrübütörlüğünü almak isteyenlerle ABD’nin serseri devlet olarak nitelediği güçler arasındaki çatışma giderek ivme kazanacaktır.

Bu yazı İslami Analiz web sitesinde yayınlanmıştır.

Share.

About Author

Comments are closed.