Biz bir grup insan, aramızda yaptığımız muhabbetlerde söze dökülen ortak bir derdin varlığına binaen, bu derdi daha acil olarak konuşmamız gerektiğini düşünerek bir araya gelmeye başladık.
Her cümlemizde birbirimize kafa sallamak zorunda değildik; sallamadık da… Ama birbirimize itirazlarımızı “onun da haklı olduğu bir taraf vardır”a yakın bir empatiyle dinlemeye çalıştık.
Ve geldiğimiz noktada, bu duyarlılığımızı kamuoyu ile paylaşmaya karar verdik.
Derdimize ve dermanımıza en yakın cümleler
Bu topraklarda ve dünyanın başka herhangi bir yerinde yaşayan hiçbir kültür bizim “ötekimiz” değil. İnsanların sahip oldukları ve en genel anlamda, hayatı yorumlamakta yol gösterici olan kültürel referans dünyaları, kültürel aidiyetler; daha somut ifadeyle dinler, etnik kökenler ve diller, cinsiyetler, yaşlar bizim için zenginliktir ve bu zenginliğin farkında olarak ve hakkını vererek yaşamak istiyoruz.
Bu yüzden kimlik dostuyuz ama kimlik odaklı değiliz; esas derdimiz, çok geniş insan kitlelerinin adeta bir kadermişçesine katlanmak zorunda bırakıldığı, dünyadaki ve ülkemizdeki adaletsizlikler… Gelir dağılımdaki dengesizlik, parayı ve gücü kendi çıkarlarını önceleyerek yöneten bir azınlığın tahakkümünde asgari ücretle geçinmek zorunda bırakılan milyonlar, bizi insanlığımızdan utandıran yaşama ve çalışma koşulları, şiddet, kadınları daha çok vuran yoksulluk ve eşitsizlik ve hepsinin yükünü kat be kat taşıyan çocuklar…
İçinde yaşadığımız ve modern sanayi toplumu ya da kapitalist denilen toplumlardaki bu gibi adaletsizlikler, sadece geniş insan kitlelerini korkunç bir şekilde etkilemekle kalmıyor, şehirleri, mahalleleri, doğayı sorumsuzca tahrip ederek gelecek nesilleri de tehlikeye atıyor. Ama biliyoruz ki, yaşadığımız, gördüğümüz, etkilendiğimiz bu gidişat bir kader değil! Bunu değiştirebiliriz!
İşte bizler, bu cümlelerin heyecanını yaşayan bir grup insan olarak, farklı kombinasyonlara sahip kimliklerimiz ve çoğul hassasiyetlerimizle, farklılıklarımız kadar ortaklıklarımızı da keşfetmek ya da oluşturmak üzere, yeni bir tecrübe inşa etmek için bir araya geldik.
Dertlerimize derman ararken, öncelikle karşılıklı konuşmak istiyoruz. Bu konuşmaların bizi nereye götüreceğini bilmiyoruz ama karşılıklı konuşmanın bizatihi kendisinin, iki keskin kutba sıkıştırıldığımız şu ortamda, birbirimize sunacağımız bir derman olduğuna inanıyoruz.
Büyük bir iyimserlikle, bu konuşmaların bizi bir üst aşamaya, yani birlikte eyleme pratiğine taşıyacağını da umuyoruz. Ne olursa olsun kazanmak ya da haklılığımızı ispat etmek için değil; karşılıklı olarak birbirimizi dinlemeye ve birlikte neler yapabileceğimizi keşfetmeye ihtiyacımız var.
Bu memlekette hepimiz dışlamalardan, insanı insan yerine koymayan politikalardan çok çektik. Artık toplum olarak nasıl yaşayacağımızın, yukarıdan dayatılan kurallar yerine, herkesi içine katan bir süreçle belirlenmesi gerektiğini savunuyoruz.
İnsana saygı duyuyoruz ve insana saygı duyulması için, insanı insan yerine koyan bir zihniyeti güçlendirmek için uğraş vermek istiyoruz.
Dünyanın dört bir yanında ve memleketimizde kadim geleneklerde “tevazu” hâlâ büyük bir erdem ve biz bu erdemi pusulamız olarak görüyoruz. Bu yüzden “sahici, samimi ve sade” olmanın da mümkün olduğunu biliyoruz.
Her şeyi bilen, her şeye kadir liderlerin arzı endam ettiği siyaset sahnesinde biz bu tarzın sanıldığı gibi bir “güç” değil, aksine bir “zaaf” görüntüsü olduğuna inanıyoruz.
Mevcut siyasal zeminin siyaset yapma biçiminin, siyasal kültürün, demokratik, adil, insanlara, kimliklere, özgürlüklere ve emeğe saygılı bir Türkiye’nin taleplerini karşılayamadığını düşünen bizler yeni bir siyasete ihtiyaç duyuyoruz.
İktidar olmayı, siyaset yapmanın asli ve yegane amacı olarak görmüyor; aslolanın siyaset yapmak olduğunu, iktidarın ise mümkün pozisyonlardan sadece biri olduğunu düşünüyoruz. Farklı geleneklerden beslenen ama birlikte düşünen, birlikte çabalayan insanların açığa çıkaracağı enerjinin, zihinlere üşüştüreceği ilhamın, kalplerde uyandıracağı şevk ve heyecanın müşterek bir kanaat inşaasını mümkün kıldığına inanıyoruz. Bu müşterek kanaati inşa etmek üzere biz yola çıktık; rotayı sizlerle beraber belirlemek istiyoruz…